30 Aralık 2014 Salı

biyopsi sayacı ...

An itibari ile bölümümüzde bu yıl patlama yapmış olan biyopsi sayısı ...
 
biyopsi sayacı















Dipnot: 31 Aralık'ta henüz biyopsi girişi yapılmamış halidir :)

29 Aralık 2014 Pazartesi

ne olacak bu patolojinin hali 2014


2014’ün sonlarına yaklaştığımız şu günlerde blog üzerinden yılın değerlendirmesini yapmak ve yapılanları özetlemek üzere review tadında yılın son yazısını paylaşmak istedim.


Çok uzun süredir bir şekliyle blog işleriyle bağlantılıydım lakin ne oldu, nasıl oldu da bu tarz bir bloglamaya başladım gerçekten hatırlamıyorum. Geriye dönüp baktığım da ilk yazıyı Mart 2014’de paylaşmışım. Olup bitenler ve de bunların hikayesi tam anlamıyla birdenbirelik üzerine kurulu bir şiir gibiydi benim için ;


Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar…
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire     
         
Orhan Veli Kanık                                  
    
Başladım yürümeye ...

Yazılamanın gerekliliği üzerine uvertür (http://patolojininhali.blogspot.com.tr/2014/03/yazlamann-gerekliligi-uzerine-uvertur_16.html ) diyerek başladım yola. Genel anlamıyla hayalini kurduğum, düşlediğim ve istediğim bir blog ortamının resmini çizmeye çalıştım ve yaklaşık dokuz aylık sürede de bu düşsel faizlerle geçinerek yazılamalarıma devam ettim.

Site içeriğini dengeli bir şekilde hazırlayabilmek adına yeryer daha ciddi konulara, yer yer komik capslere, yeryer de daha sanatsal, soyut fikirlere yer vererek içeriği zenginleştirmeye çalıştım. Bu zaman zarfında toplam 21 içerik yayınladım ve siteye yaklaşık 3400 civarında ziyaretçi aldım. Ortalama içerik başına tekil 100 ziyaretçiye ulaştım.

Bir yandan yürüyen patoloji asistanlığı , diğer yandan yeryer yürüyen, yeryer aksayan hayatla beraber olabildiğince düzenli içerik paylaşımında bulunmaya gayret ettim. Mümkün mertebe güldüğüm, üzüldüğüm, kafama takılan ya da diğer meslektaşlarımın da bir şekilde işine yarayacağını düşündüğüm içerikler yayınlamaya çalıştım.

Korkularım ve başardıklarım 

Blog işine başlarken beni en çok korkutan şeyler devamlılığı sağlamak, çevremden hocalarımdan kötü ya da olumsuz tepkiler almak yani sözün özü blog işini elime yüzüme bulaştırmaktı. Geriye bakıp düşündüğümde kafama takılan bu sorunlu kısımları kısmi olarak aştığımı düşünüyorum. İnsanın kendi kendini engelleyecek, soğutacak, otosansür uygulatacak fikirlerinin olması ve bundan kurtulmaya çalışması gerçekten zormuş lakin an itibari ile o engeli kafamdan kaldırdığımı söyleyebilirim.

Henüz başaramadıklarım 

İlk başta hayalini kurduğum daha kollektif, paylaşımcı, farklı kişilerin sitede gönül rahatlığı ile paylaşımda bulunduğu interaktif  bir ortamı henüz yaratamadım. Çok fazla kişiden bireysel olarak yazı yazma sözleri almış olsam da şimdilik tek kişilik dev kadro şeklinde siteye içerik anlamında yetmeye çalışıyorum. Amma velakin düşündüğüm ve istediğim şey ise bu satırları okuyan insanların içerik anlamında siteye katkıda bulunmaları, sorunlarını, sıkıntılarını, bildiklerini, güldüklerini yani yaşama ve patolojiye dair ne varsa paylaşmalarını, sonuç olarak da siteyi sosyal bir mecra haline dönüştürebilme derdindeyim.

Her kim ki bu derdi davaya bir kum tanesi kadar katkı koyarsa başımın üzerinde yeri vardır. Bundan büyük memnuniyet ve mutluluk duyacağımı peşinen paylaşmak isterim.

Bu haliyle ise (tek kişilik dev kadro haliyle) nasıl bir blog yaratabildim bu konuda net bir fikrim yok dolayısıyla bu konudaki son kararı ise bu satırları okuyanlar söyleyecek.

2015 yılına dair beklentiler

Yeni yılın Patoloji dünyasına ve siteye bol başarı ve de şans getirmesini diliyorum. Umuyorum ki  yeni yılda yeni yazar arkadaşlarla beraber kollektif  bir ruhla, zengin bir içerikle, kendi meşrebimizce renkli patoloji dünyasından bir ses vermeye çalışırız.

Her ne kadar vermeye çalıştığım bu ses zaman zaman kayboluyor ya da dinlenmiyor gibi hissetsem de, içeriğe verdiğim nefes ile bir şekilde gönüllere az da olsa dokunabiliyorumdur.

Yeni yılda “ne olacak bu patolojinin hali!” diyerek tekrar görüşmek üzere,

Sevgi ve muhabbetle kalın ...           

       

20 Aralık 2014 Cumartesi

patolojide reklamlar 2


Uyarı: okuyacağınız metin içerisinde reklam öğesi bulunmaktadır !

Yakın zamanda kendi özel patoloji laboratuarım olsaydı hangi reklam sloganlarını kullanırdım diye düşünürken şöyle bir reklam sloganı bulmuştum. ( http://patolojininhali.blogspot.com.tr/2014/11/patolojide-reklamlar.html 

Buyrunuz İzmir style ikinci reklam çalışmama ;



Dipnot: İkinci reklam sloganı İzmir/Bornova'dan Manavkuyu'ya doğru giderken yol kenarında görmeye alışkın olduğumuz "koç kuzu var" tabelalarından ilham almıştır :)

13 Aralık 2014 Cumartesi

3. Kaiser Frederich neden öldü?

Dün paylaştığım Virchow caps'inin ardından
( http://patolojininhali.blogspot.com.tr/2014/12/sen-de-mi-virchow.html ) bugün Virchow hakkında kafama kimi sorular takıldı. Dolayısıyla da bu vesileyle uzun süredir Virchow'la ilgili okumayı ertelediğim metinleri okumaya karar verdim. Okumalarım yüzeyel olmakla birlikte karşıma oldukça ilginç bilgiler çıktı. Bu yazı ise bu ilginç bilgilerden sadece birisi olan Rudolf Virchow'un 1800'lü yıllarda koyduğu tanıyla ilgili tarihçiler,onkologlar ve patologlar tarafından hala süregelen tartışmaya dair.

Buyrun olaylara ...

1887 yılında 3. Kaiser Frederick boğazındaki rahatsızlık dolayısıyla muayene edilir. Boğazında sol kord vokal yerleşimli 4x2 mm boyutlarında nodül saptanır. Çeşitli yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılmış hatta nodül alınmaya çalışılmış olsa da nodül zaman içerisinde büyüme gösterir. Bunun üzerine Kaiser'in doktorları tümörden şüphelenmeye başlarlar. Ünlü doktorların da müdahil olduğu ve son olarak İngiltere'den ünlü cerrah Mackenzie'ye konsülte edilen hastadan biyopsi alınması kararlaştırılır. Yapılan biyopsilerini ise dün capslediğim, dünya tarafından ise modern patolojinin kurucusu olarak kabul edilen Rudolf Virchow değerlendirir. Farklı zamanlarda üç ayrı biyopsi gönderilir ve Virchow'un tanısı "pachydermia verrucosa laryngis" yani benign bir lezyon olduğu yönündedir. Tanı konulduktan sonra ise yaklaşık 1 yıl içerisinde Kaiser kaybedilir.(18 Haziran 1888)
Ortada kırmızı kıyafetiyle Rudolf Virchow, en sağda ise Keiser

Bunun üzerine Kaiser'e otopsi planlanır ve otopsiyi Virschow ve arkadaşları yapar. Otopsi sonucunda ise larinksin ülsere bağlı oldukça hasarlı olduğu, boyundaki lenf noduna metastaz yapmış, larinks yerleşimli skuamöz hücreli  karsinom morfolojisinde tümör izlenir.  Bu durum yani başlangıçtaki benign tümör tanısı ile başlayıp ölüm ile sonlanan süreç, uzunca süre devam edecek olan tartışmaların fitilini ateşlemiş olur.

Bu dönemdeki tartışmalarda Virchow yanlış tanı koymak ve malpraktis ile suçlanır. Geçen zamanla birlikte yapılan araştırmalarda Virchow'un haklı olabileceğine dair veriler elde edilmiş lakin konu hala nihai olarak sonuçlanabilmiş değil.

Bunca olaydan sonra aklımda kalan sonuç ise değil tecrübeli patolog, Rudolf Virchow bile olsanız malpraktis ile suçlanmaktan kaçabilmeniz mümkün değil.

Olay ve larinksin verrüköz karsinomu ile ilgili makale için link:
 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/?term=The+Kaiser%27s+cancer+revisited%3A+was+Virchow+totally+wrong





28 Kasım 2014 Cuma

2014 patoloji kongresine dair notlar-2


Genel değerlendirme ; Kongreyi genel anlamı ile değerlendimek gerekirse, bilimsel anlamda zayıf, sosyal program içerik anlamında ise oldukça zengin ve güzeldi. Yakın çevremden aldığım geri bildirimler ve kendi gözlemlerim ve  de hislerim  keyifle gidilebilecek, ilgi uyandıran ya da mutlaka gidilmeli denilebilecek bir sunum bulmakta oldukça zorlanıldığı yönünde. O yüzden de kongre katılımcılarının çoğu oturumlara pek fazla ilgi göstermeyip bunun yerine Trabzon’un çevresindeki güzelliklerden faydalanmayı tercih etti. Kongre paramedikal içerik yönünden ise şuana kadar katıldığım ulusal ve uluslararası kongreler arasında tartışmasız en güzel ve keyifli olanıydı. Tarık Hoca'nın bilimsel makaleler ve etik, Mehmet Hocanın patologun duygulanımı, Gülen’in uzmanlıkta Patoloji sunumu, yapılan sergi ve yarışma organizasyonları oldukça dikkat çekiciydi.

·         
     Yemekler ve içecekler ; Kongrede nerede ise herkesin tek ağız etmişçesine ortaklaştığı eleştiri konularından birisi yemek ve kahve molası organizasyonuydu. Öğlen yemekleri , ilkokul çocuğunun beslenme çantasını andıran içeriği ve sunumu ile oldukça yetersizdi ve hayal kırıklığı oluşturdu. Ayrıca çay ve kahve gibi sıcak içecekleri alabilmek için hazırlanan üzerlerinde tarih yazılı olan fişler oldukça komikti. Organisazyon komitesi patologların sıcak içeceklere olan yakın ilgisinden korkmuş olacak ki böyle bir uygulamaya gidilmiş. Lakin düşününce kongrede bir kişi günde kaç bardak çay/kahve içebilir yada bunun maliyeti ne olabilir ki diye insan düşünmeden edemiyor.

·         Organizasyon firmasına dair ;  Kongre sırasında organizasyon firmasıyla ilgili kendi adıma pek rahatsızlık duyduğumu söyleyemeyeceğim. Genel anlamı ile güzel bir kongre organize ettiler diye düşünüyorum. Lakin kongrenin son gününde kimi katılımcılara kağıt bitti gibi komik sebeplerle katılımcı belgesinin verilmediğini duymam ben de biraz hayal kırıklığı oluşturmuş olsa da genel kanım kongrede çok fazla sıkıntı yaşanmadığı yönünde.

Firma katılımı ve standlar ; Bu seneki kongrede katılımcı firmalar önceki senelere kıyasla daha dar bir alanda stand kurmuştu. Alanın dar olmasından mı  yoksa organizasyon komitesi bu kadar yer ayırdığı için mi bilinmez ama çok fazla firma katılımı göremedik. Ayrıca standları teknolojik yeni araçları karıştırmak, kurcalamak, öğrenmek hayali ile dolaşmaya çıktığımda tektük ilgi çekici ürün dışında zihin açıcı bir ürün ile pek karşılaşmadım.

Kongre gazetesine dair ; Kongrenin en beğendiğim detaylarından birisi kongre gazetesinin günlük olarak panolara asılmasıydı. Gazetede önceki gün kongrede yaşanan dikkat çekici olaylar ve başlıklar yazılıydı. Bunun yanısıra kimi hocaların yazıları da yine bu gazetede paylaşıldı. Gazete, kongrede olup biteni kuşbakışı görebilmek açısından oldukça yardımcı oldu. Ayrıca organizasyonda paylaşılan yazılar bu tarzda patoloji dünyasına dair süreli dergi ya da internet tabanlı güzel bir websitesi neden oluşturulmasın diye düşündürdü. Böylelikle yayınlanacak dikkat çekici içerikler ile patologun geniş evreni gözler önüne serilmiş ve çok güzel bir paylaşım ortamı oluşturulmuş olur diye düşünüyorum.

Sergide gözüme çarpanlar ; Kongrenin en sevdiğim yanından birisi üst katta gerçekleştirilen sergiydi. Belki de ülkemizde patologlar tarafından ilk defa gerçekleştirilen bu organizasyonun her kongrede tekrarlanması gerektiği kanısındayım.


Kutsal Yörükoğlu'na ait

Ayça Erşen'e ait

Ufuk Yörükoğlu'na ait


Erdener Özer'e ait


Sergülen Dervişoğlu'na ait
Smear'ler ile hazırlanmış Atatürk portresi





26 Kasım 2014 Çarşamba

2014 patoloji kongresine dair notlar-1



·         Sözel sunum ve posterlere dair ; 


  • Teknolojik posterler ; Kongre boyunca asılan tüm posterleri tek tek gezdim. İçlerinden ikisi içerdikleri ufak bir detay ile diğerlerinden ayrılıyordu. Bilmiyorum dikkatinizi çekti mi ama her ikisinde de posterin sağ alt köşesinde bulunan görsel sayesinde posteri telefonunuzdan görme şansınız vardı. Ne olacak yani bu mudur demeyin hemen şimdi. Benim açımdan kongredeki posterler içerisinde yakaladığım en küçük ve en güzel detay buydu.        
                                                                                        

  •  Janjanlı posterler  ; Çalışmaları bitirdikten sonra yapılması gereken en önemli iş, onları görsel bir boyuta taşıyıp, okunabilir ve dikkat çekici hale getirebilmektir. Bu noktada oldukça dikkatli olmak lazım zira posterin kendisi bir noktadan sonra okumayı engelleyici bir görsel nesne haline dönüşebilir. 




  • Dijital patolojiye dair posterler  ;  Kongredeki en ilginç çalışmalardan bazıları da dijital patoloji ile ilgili olanlardı. Çalışmalarda patoloğun değerlendirdiği biyopsiler ile bilgisayar programı yardımı ile değerlendirilen biyopsi sonuçları kıyaslanmıştı. Posterlerde her ne kadar mevcut halleriyle dijital patolojiyi olumlayacak veriler elde edilmemiş olsa da zannımca ilerleyen dönemde bilgisayar programları tanı koymada bizlere daha çok yardımcı olacak.



  • Kongrenin handikaplı kısımlarından birisi ise sözel bildiri ve poster sunumları kısmıydı. Özellikle poster sunumu başlığını açacak olursam gezdiğim posterlerin %90’ından fazlası olgu sunumu şeklindeydi. Çok az sayıda çalışma ile kongre katılımının varlığı dikkat çekiciydi. Bunun sebeplerinin araştırılması gerektiği kanısındayım.

          Aklıma gelen en önemli nedenler ise ;

-          Kongre katılımını artırmak için her posterin kabul edilmesi
-          Katılımcıların “kolaylıktan” dolayı olgu sunumuna yönelmeleri
-          Çalışma yapma konusunda kişilerin takdir edilmemesi yada teşvik edilmemesi 

Bu konuda özelikle de ilk iki sıradaki nedenlere yönelik aklıma gelen çözüm önerisi ise ;

-          Kongrede ayrı ayrı poster sunumu, sözel sunum sayısının açıklanması
-          Toplam poster sayısının ayrıca olgu sunumu ve çalışma sayıları şeklinde ayrılması
-          Son olarak da çalışma sayısı/olgu sunumu sayısının oranlanması

Kongrelerde defalarca aynı olguların sunulmasını engellemek ve tam anlamı ile olgu şöleni havasından kurtarmak için 3. sırada bahsettiğim oranın kongreler öncesinde açıklanması gerektiğini düşünüyorum.

Bu uygulamanın her yıl tekrarlanması ve bu oranın her seferinde yukarıya doğru çekilmeye çalışılması Türkiye’de bilimsel anlamda patoloji alanındaki gelişmeleri hızlandıracaktır. 

           Bir pencere de sözel sunumlara açmak gerekir ise ; sözel sunum sayılarının da benzer şekide 
           az sayıda olması, bu sunumların bir şekliyle desteklenmesi yada teşvik edilmesi gerektiğini 
           düşündürmekte.

  •   Kongre için yapılan çalışmaları  poster yapıp asmak tek başına yeterli değil. Zira gelen insanlarla fikir alışverişinde bulunmak, sohbet etmek, paylaşımda bulunmak veya eleştirilerini dinlemek  çalışmadan gerçek anlamda sonuç almak adına zihin açıcı olacaktır. Dolayısıyla da kongrede bahsi geçen süreci kolaylaştırmak, posterlerden daha fazla geri bildirim alabilmek adına posterlerin kenarlarına geribildirim için kullanılacak küçük kağıtlar bırakmak veya posterlere mail adreslerini yazmak işlevsel olabilir.