25 Ekim 2015 Pazar

doğuya daha doğuya / ismini vermek istemeyen bir koala ...

Doğu ...

Batıdakilerin bilmediği diyarlar, uzak, korkutucu ve daha birçok şey...

Evet sizlere güneydoğunun bağrından sesleniyorum. Kim derdi bir gün uzmanlığımı aldıktan sonra buralara atanacağımı. Açıkça bundan bir 10-12 yıl önce böyle bir soru aklımın ucuna gelmeden fakülteye girdim. Bugün güneydoğunun en cafcaflı şehrindeyim (ismini söylemiyorum gerek görmüyorum anlaşılacağını umuyorum).

Buraya gelmek hakikaten çok zor oldu. Başta ailem karşı çıktı, olur mu! hayır gidemezsin dediler. Dedim ki gitmeliyim. Bir sonraki kurada bunun aynısı olur ya da olabilir ve netekim oluyor da! “Onca zaman doktor olarak diploması ve uzmanlık belgesi olmadan yanınızda vasıfsız bir insan bir bitki gibi nasıl yaşarım,  gideceğim!” dedim. Geldiğim vakitler buraları sakindi. Daha o seçim dönemi sonrası atmosfer yaşanmıyordu buralarda. Hatta dedim ki insanlar gözünde abartıyor buraları Anadolu’nun herhangi bir şehri gibi burası. Lakin ağustos ayında değişti buralar. 


Gün olmuyor ki silah sesleri akşam ya da gündüz işitilmesin. Yerimi yurdumu belirlemek için temmuz ayında gelmiştim, baya güzeldi o zamanlar, hatta gece 12’ye kadar dışardaydım. Sonra ağustos ayında geldim görevime ve yerleşeceğim yere. En azından uçak vardı ve ulaşım onunla o kadar kolaylaşıyordu ki, iyi ki vardı. Eve geldim, dediler ki yolda sorun var mıydı? Yoktu dedim. Dediler ki bir gün önce olaylar oldu yolları kesiyorlar. Neyse ki ben böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Lakin erken oh çektim.  Akşam biraz alışveriş yaptıktan saat akşam yedi civarları evime geldikten sonra silahlar ve gaz fişeklerinin sesleri gelmeye başladı. Gece geç saatlere kadar sürdü. Sonradan öğrendim ki o gece mesleğinde yeni bir polis öldürülmüş.  

Pazartesi iş yerindeki  ilk günümdü ve acil tarafına ateş açıldı. Herkes hastane sığınağına koşuşturdu. Dediler ki hocam sana hoş geldin dediler. Evet bayağı alaycı olsa da bu söylenen aslında asıl korkuyu kamufle etmek için söyleniyordu. Sonra mı? alıştım her akşam haftada en az bir iki kez büyük bir ses peşi sıra otomatik silah sesleri ve gaz tabancası sesleri duymaya başladım. Sabahları her şey normal ritmine dönüyordu. Sanki burası sabah ana yola çıkan ve çöpten beslenen herkesin çarpmamak için itina ettiği inekler nedeniyle Hindistan’a; akşamları da bu silah sesleri nedeniyle Teksas’a ya da pek alışık olmadığımız savaş bölgelerine benziyordu.  Zaman zaman ortam geriliyor, zaman zaman hiçbir şey yok gibi oluyordu. Birkaç kez olaylar yüzünden hastanede mahsur kaldık, bu bahsettiğim kısa sürelerdi.  Ama hiçbir zaman işimi düzgün yapmaktan itina etmedim. Hastanede kaldığım geceler çalışmaya devam ettim, vakalarımı raporlarımı yazdım; çünkü bölgeye bir tek ben bakıyordum,  yoğundum , sekreter mi o da nedir?  Hastane ile evim arası yürünecek kadar kısa bir mesafe olmasına rağmen taksiyle gidip geliyordum.

Sokağa çıkma yasakları oldu, onlarda kongrelerdeydim. Şanslı mıydım bilmiyorum; ama yaşayan halk çok rahatsızdı, buralarda kalan hekim arkadaşlarım oldu. Onların söyledikleri ve yaşadıkları büyük travmalar içeriyordu. Bölgedeki sağlık çalışanları direk olmasa da indirek şiddet emareleri ve silahlı çatışmalar arasında kalma gibi şeyler yaşamaktaydı.

Burada olmak her şeye rağmen insana değişik duygular katıyor. Daha fazla empati kurmasını sağlıyor. Performansın ne kadar saçma bir şey olduğunu anlıyor. İnsanın özgürlük olmadan nasıl yaşayabileceğini öğretiyor. Böyle diyorum çünkü akşamları işten eve gelince zorunda kalmadıkça sokağa çıkmıyorum özellikle yediden sonra  eve iş getirdiysem onu yapıyor, getirmediysem de içiyorum. Bölgenin tek tekel bayisi var, onun dışında birkaç kaçak bayi :) 

Sonuç itibariyle dışarı çıkmayı, arkadaşlarıyla bir şeyler paylaşmayı seven sosyal bir insandım şimdi tam tersiyim, buradan evime gittiğimde de buradaki gibi yaşıyorum. Alışkanlıklarım değişti, araba kullanmayı önceden öylesine yapılan bir iş gibi görürdüm.  Şimdi özgürlük sayıyorum, eve döndüğümde aracıma binip şöyle bir tur atıyorum yaşadığımı anlamak için. Biraz karamsar olsa da yazdıklarım çalıştığım iş ortamını ve evimi seviyorum. Kendime çalışabileceğim güzel bir iş ortamı ve yaşayabileceğim güzel bir ev ortamı yaratmaya çalışıyorum.

Şimdilik izlenimlerim bu şekilde. Umarım seçim sonrası eski güzel Anadolu şehrine dönüşür buralar; Ülkemizin bu hale gelişinden, bizlerin birilerinin hırs ve çıkarlarından zarar görmemizi ve bu halkın daha iyi yönetebileceğine olan inancımın gün ve gün halkın bilinçsizliğiyle azalıyor, oluşunu düşünmezsek, umudumu kaybetmemeye çalışıyorum. Buralar bayrağın olmadığı ve yarıya inmediği diyarlar.


Koala bildiriyor diyelim :)

3 yorum:

  1. Fotodaki 73 plakayi kapatsaydik koalamiz esrarengiz bir sekilde sirnaktan bildirmis demezdik
    Cok dusundurucu ne yazik ki. Hayat devam eder olan meslegini guzel yapmaya calisana olur. Dikkat et meslektasim oralarda.
    Ha bir de direkkk degil direkt ;)

    YanıtlaSil
  2. belki 73 plaka ile asıl yerin ilişkisi olmayabilir ! Önemli olan doğuda olmanın zorluğu, mevcut şartların insanı değiştirmesi, oranın her şeyi ile farklı bir Türkiye oluşu. Meslektaşıma kolaylıklar diliyorum.

    YanıtlaSil
  3. belki 73 plaka ile asıl yerin ilişkisi olmayabilir ! Önemli olan doğuda olmanın zorluğu, mevcut şartların insanı değiştirmesi, oranın her şeyi ile farklı bir Türkiye oluşu. Meslektaşıma kolaylıklar diliyorum.

    YanıtlaSil