27 Şubat 2015 Cuma

kıyafetin rengi ...


Malumunuz günün en çok konuşulan konusu, resimdeki kıyafetin gerçek renginin ne olduğu idi.

Konu o kadar çok konuşuldu, o kadar çok tartışıldı ki iki kadın arasında başlayan fikir ayrılığı tüm dünyayı sardı ve şimdi tüm dünya bu kıyafetten bahsediyor.

Öyle ki renk dünyası hakkında "geniş bir skalaya sahip" olan erkekler bile konuya müdahil olma isteği duyuyor.

Televizyonda, internette, radyoda, haberlerde heryerde bu konu var.

Konuya ilk olarak tipik erkek refleksi ile yaklaşıp  " ne renkse ne renk ne fark eder, moda insanın kendine yakışanı giymesidir " diye düşünmüş olsam da :) blog konseptinin patoloji olmasından dolayı konuya bir de ben değineyim istedim.

Meseleyi biraz daha ciddiye alıp düşünmeye başlayınca aklıma Patoloji'de hemen herkese ilk bakışta farklı görünebilen lezyonlar ya da hücreler geldi.

Lenf nodülünde aralarda yeryer grup yapmış histiyosit görünümlü lobüler karsinom hücreleri (doğan görünümlü şahinler) ya da deri biyopsilerinde sıklıkla karşımıza çıkan banal nevus mu yoksa melanom hücresi mi sorunsalı ya da aşağıdaki fotoğraftaki akciğerden alınmış bir biyopsi örneğinde izlenen hücrelerin histiyosit topluluğu mu granüler hücreli tümör hücreleri mi yoksa malign melanom hücreleri mi olduğu gibi ...

Bu sorulara patologların ilk anda verdiği yanıtlar oldukça değişken .



Yanıtlar değişken olmakla birlikte Patoloji'de günlük pratikte karşılaştığımız bu soruların hepsinin ve dahasının özü ise, ilk sorudaki tartışmaya benziyor esasında. Soru size ilk sorulduğunda kendinizden emin bir şekilde cevap veriyorsunuz lakin soruya farklı yanıt veren insanlar olduğunu görünce bir hayli şaşırıyorsunuz.

Bu gibi durumlarda son sözü ise genellikle İHK tetkik söylüyor.

Bu konuda Patoloji'ye dair yapılabilecek benzetme ya da soruların sayısı bir hayli fazla ...

Umarım günlük pratikte bu kadar çok arada kalacağımız ya da yanılma payımızın böylesine yüksek olduğu biyopsiler ile karşılaşmayız.

Son söz ...

Kıyafetin rengi bildiğin  mavi ve siyah yahu :)

24 Şubat 2015 Salı

kurabiye canavarı

kurabiye canavarı ve primer folikül                                                                                        Paylaşım : Esra Zeynep
Kaynak: http://ihearthisto.com/

18 Şubat 2015 Çarşamba

tez kafası volume 2

Tez verileri, uzun zamanda, binbir emekle elde edildiğinden bizim için çok kıymetli. Elde edilen tüm verileri birarada görmek  insanda gerçekten de tarifi güç hislere neden oluyor. Zannımca bu "kıymetlimiss" hissini en güzel anlatan paylaşım da dün Nilhan'dan geldi.  http://patolojininhali.blogspot.com.tr/2015/02/tez-dunyas-ve-gollum-nilhan-akbulut.html

Şu an hali hazırda son aşamaya gelememiş olsam da  elimdeki tez verilerini ya da tezle ilgili yazdığım metinleri saklama konusunda çeşitli korkularım var. Üzerine titrediğiniz, kıymet verdiğiniz tez verilerinin başına birşey gelecek diye insan o kadar korkuyor ki, bu duygu yoğunlaşarak sizi obsesyona kadar sürüklüyor.

Tez verilerini düşünmeye başlayınca insanın aklına türlü türlü kötü, belki de olmayacak senaryolar geliyor. Bunlardan bazıları ; ya veriler kaybolursa, ya yanlışlıkla dosyaları silersem, ya bilgisayarım virüslerce ele geçirilirse," ya da ..." diye sonu birtürlü bitip tükenmeyen ihtimaller denizinde dönüp durmaya başlıyor insan.
kayboluyorrrr ! kaybolmayan veri istiyoruz !!!

Bu ihtimaller dahilinde kendi verilerimi güvenceye almak adına ya dropbox'ta yada mail kutumda yedekliyorum. Bunun dışında özellikle elindeki  verileri ve tez metinlerini arkadaşa, eşe dosta, herkese mail olarak gönderenler de var.

Kendiminde içerisinde bulunduğum bu obsesyon spektrumuna, geriye çekilip şöyle bir baktığımda durum açıkçası bana biraz da komik geliyor.

Düşünsenize birşeyler üretiyorsunuz ediyorsunuz ve onu eşe dosta mail atıyorsunuz ya da kendinize devamlı mail atıp duruyorsunuz. Sebep ise bu verilerin bir SİL tuşu ile kaybolabilmesi yada bilmediğiniz bir VİRÜS ile bozulabilmesi.

Bu konuyu daha önce düşünen eden, çözüm bulmak isteyen mutlaka birileri olmuştur. Zira ben internette çözüme dair pek pratik birşeye rastalayamadım ama bu dert ve sıkıntılara son noktayı koyacak fütüristik bir fikir geldi aklıma .

Bilmiyorum şu haberi daha önce okumuş muydunuz? 2008 yılında Norveçte iklim değişiklikleri, savaş ve doğal felakelerden korunmak üzere Kuzey Kutbuna yakın bir yerde dünyanın çeşitli yerlerinden getirilmiş tohumların saklanacağı tohum bankası kuruldu. Kurulan bu depoda 4,5 milyon tohumun saklanması bekleniyormuş. Depo o kadar korunaklı ve güvenliymiş ki depreme ve nükleer saldırılara dahi dayanıklı olarak yapılmış.

Yani tam da tezle uğraşanların istediği tatta bir yer ...

Verilerin hiçbir bir şekilde zarar göremeyeceğini bildiğimiz bir yerde ...

Gitmesek de görmesek de ülkemizde de neden buna benzer, sadece tez verilerinin sakladığımız bir yer olmasın.

Fena mı olur :)

Buyrun bu da görseli olur ...



 













 















Haber kaynağı : http://arsiv.ntv.com.tr/news/437104.asp

17 Şubat 2015 Salı

15 Şubat 2015 Pazar

yıldızlı gece (patoloji versiyonu)

Kaynak: http://extendedart.scm.cityu.edu.hk/?p=390
Orijinal eser : Starry Night - Vincent Van Gogh

10 Şubat 2015 Salı

çalısma devam ediyor

Biyopsi sonucunun en önemli gecikme sebeplerinden birisi, vakaya İHK isteğin yapılması ve çalışmanın devam ediyor olmasıdır.

Bu durumda hasta yakınlarına klasik olarak "şu an İHK çalışılıyor x günü tekrar sorgulayın"  diye cevap verip kendi adımıza konuyu kapatıyoruz.

Lakin  klasik cevabımız hasta yakınlarının zihninde birşey canlandırıyor mu çoğu zaman büyük kuşkulara düşüyorum.

Hasta yakınlarının aklında canlanabilecek olası senaryo'ya yada zaman zaman sebebi bir türlü anlaşılmayan ve bir türlü gelmek bilmeyen İHK'a dair aklıma düşen science fiction tadında bir deneme ...


9 Şubat 2015 Pazartesi

hamdi suat aknar araştırma destegi tanıtımı

Patoloji Dernekleri Federasyonu (PDF), 2013 yılında başlattığı proje ile "Hamdi Suat Aknar araştırma desteği" adı altında Tıbbi Patoloji alanında yapılacak olan çalışmalara destek vereceğini açıkladı.

Dernek ilk araştırma desteğini 2013 yılında vermiş olmakla birlikte, Trabzon'daki Patoloji Kongresinde Kutsal Hoca'nın bir vesile ile konuşmalarından öğrendiğimiz üzere, bu destek fonuna 2014 yılı içerisinde herhangi bir başvuruda bulunulmamış. Dolayısıyla da PDF 2014 yılında herhangi bir projeye destek olmamış.

Bu haberi ilk duyduğum zaman oldukça şaşırmış bir yandan ise üzülmüştüm.

Bu durumu insanların ilgisizliğinden ziyade konudan haberdar olmamaları ile ilişkilendirmiştim. Geçenlerde geçen bir sohbet üzerinden bu durum üzerine blog üzerinden neler yapılabilir diye düşünerekten bu yazıyı Hamdi Suat Aknar Araştırma Desteğine ayırmak istedim.

Hamdi Suat Aknar Araştırma Desteği Nedir?






















Hamdi Suat Aknar Kimdir?




Araştırma Desteğine başvurmak isteyenler için başvuru formu ve diğer detaylı soruların yanıtları PDF'nin websitesinde http://turkpath.org.tr/content.php?id=5116 sayfasında yer almaktadır.


8 Şubat 2015 Pazar

venceremos


Virchow, döneminin en ünlü patolog ve politikacılarından birisi olmasına karşın hiç devlet başkanlığı yapmamıştır.

Yakın siyaset tarihinde doktor ve patolog olan, aynı zamanda cumhurbaşkalığı yapmış olan ünlü bir isim bulunmaktadır.  

Bu ünlü kişi kimdir?

a) Salvador Allende – Şili
b) Javier Arias Stella – Peru
c) Ernesto Che Guevara – Küba
d) Besar Esad – Suriye

















Doğru Cevap: 1970-1973 yılları arasında Şili cumhurbaşkanlığı yapmış olan kişi Patolog Salvador Allende'dir.

 
Salvador Allende, serbest seçimlerde seçilerek iktidara gelmiş ilk Marksist cuhurbaşkanıdır.

1930 yılında Almanya’da faşizmin yükselişe geçmesi üzerine ülkesini terk ederek Şili’ye göçen Rudolf Virchow’un asistanlarından patolog Max Westenhofer, Şili Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde patoloji dersleri vermeye başlamıştır.

Rudolf Virchow’un toplumcu tıp düşüncelerini Latin Amerika’ya taşıyan Westenhofer, aynı zamanda Allende’nin toplumcu tıp öğretmeni olmuştur (1).

Toplumcu tıp fikrinin önemli temsilcilerinden olan ve seçimlerlerle iktidara gelen Salvador Allende, 1973 Ağustos´unun sonunda Allende tarafından silahlı kuvvetlerin başkomutanlığına getirilen General Augusto Pinochet ülkenin karışık durumundan yararlanarak 11 Eylül 1973 tarihinde bir darbe girişiminde bulunmuştur. Bunu yaparken CIA'in yoğun desteğini almıştır (2).

Başkanlık Sarayı'na yapılan saldırılar sırasında teslim olması çağrısı yapılmış, fakat o askerlere teslim olmayı reddetmiş ve intihar ederek öldüğü iddia edilmektedir.




















* Bu yazının hazırlanmasında esas olarak Nadir Paksoy'un 2011 yılında İstanbul'da düzenlenen Avrupa Sitoloji Kongresindeki "Sitopatoloji tarihinden ilginç öyküler" başlıklı sunumundan faydalanılmıştır.

(1)- Biyografi: Salvador Allende - Mehmet Akif Akalın (https://www.academia.edu/1238225/B%C4%B0YOGRAF%C4%B0_SALVADOR_ALLENDE)

(2)- Wikipedia http://tr.wikipedia.org/wiki/Salvador_Allende

Bu yazıyı hazırlamam sırasında fonda devamlı çalan ve beni motive eden müzik :)

4 Şubat 2015 Çarşamba

biyopsi-savar

Şimdi elindeki camı bırak, ışığı kapat ve hemen oradan uzaklaş ...

Ekibimiz gerisini halledecektir ...


* Creative art by Esra Zeynep

2 Şubat 2015 Pazartesi

patolojik oyunlar 1

Oyun dünyasına ne kadar yakınsınız bilmiyorum ama kendimle ilgili bir itirafta bulunmam gerekirse ben tam anlamıyla bir oyun bağımlısıyım.

Özellikle bilgisayar oyunları kafa rahatlatmak, eğlenmek için birebir oldukları gibi hafızayı güçlendirmek, yeni şeyler öğrenmek anlamında da oldukça etkin yöntemler. Bu fikirden hareketle internette oyun hazırlama ile ilgili küçük çaplı bir araştırma yaptım. Araştırmalarım sonunda da sitede yayınladığımız fotolar üzerinden küçük deneysel bir oyun hazırladım.

Bu oyun ile biraz olsun eğlenmeyi, biraz anımsamayı ve biraz basit de olsa oyun dünyasına adım atmayı istedim.

Bunu ne kadar becerebildim emin değilim zira bu konuda sizden gelen geribildirimler önemli olacaktır diye düşünüyorum.

Bu fikrin geliştirilmeye oldukça açık olduğu ve iyi kullanılması halinde Patoloji dünyasında tıp öğrencilerinden tutun da patoloji asistanlığına ve de belki hocalara kadar uzanacak bir spektrumda kişilere değişik değerler katabileceği kanısındayım.

Şimdi biraz eğlenmek isterseniz aşağdaki linkte hazırladığım oyuna bir göz atın derim  :))

http://matchthememory.com/patolojininhali


1 Şubat 2015 Pazar

bayragında hematoksilen agacı bulunan ülke

Soru: Amerika kıtasında yer alan hangi ülke bayrağında hematoksilen ağacını sembol olarak kullanmaktadır?

a) Meksika
b) Brezilya
c) Belize
d) Panama

Cevabı ise yazının sonunda ...

Hematoksilen eozin (HE), patolojide günlük pratikte en sık kullanılan boyadır. Hematoksilenin orjini ise bir ağaçtan gelmektedir.  Hematoksilen “log ağacı” (Haematoxylum campechianum) veya “ kan ağacı” adı verilen Güney Meksika ve Orta Amerika'da yetişen bu ağacın kabuklarının sıcak su ile işlenmesi ve üre ile karıştıtılarak suda çözünür hale getirilmesiyle hazırlanır.



Hematoksilum ağacı çok uzun süre özellikle Maya ve Aztekler tarafından tekstil boyası olarak kullanılmıştır.













1500'lü yılların sonlarına doğru Avrupa tekstil endüstrisi bu doğal tekstil boyasının önemini fark etmiştir. Önemi anlaşılan bu ağaçlar için o dönemde İngiliz ve İspanyollar arasında savaşa bile neden olmuştur.

1865 yılında, Alman bilimadamı Boehmer bu boyanın ilk olarak histoloji alanındaki kullanımını tariflemiştir.


1800'lü yılların sonlarına doğru hematoksilenin popüleritesi iyiden iyi artmıştır.

Eozin ise sentetik analin bir boya olup hematoksilen ile kombine bir şekilde kulanımı ilk olarak 1871 yılında Poole tarafından tanımlanmıştır.

O günden bu yana H&E Patoloji'de vazgeçilmez bir boya haline gelmiştir.












Gelelim sorunun cevabına ...

Amerika kıtasında yer alan ve bayrağında hematoksilen ağacını sembol olarak kullanan ülke ....

BELİZE






















Neden Belize?

Bugünkü Belizenin olduğu koyda logwoog-hematosilen ağaçları bol olması nedeniyle İngilizler ağaçları kesebilmek için buraya koloni kuruyor. Zamanla bu koloniden yeni bir sömürge doğuyor ve ismi İngiliz Hondurası oluyor. Ülke bağımsızlığını kazanınca ise ismi Belize olarak değiştiriliyor. Yani ülke varlığını hematoksilen ağacına borçlu olmasından dolayı ülke bayrağına hematoksilen ağacını ve biri siyahi diğeri beyaz ırktan iki hematosilen ağaç işçisi figürünü koyuyor.

* Bu yazı Nadir Paksoy'un 2011 yılında İstanbul'da düzenlenen Avrupa Sitoloji Kongresindeki  "Sitopatoloji tarihinden ilginç öyküler" başlıklı sunumdan çevirilmiştir.