Hangi konuya el atarsanız atın orada mutlaka dengeyi ve de onun yarattığı ahengi göreceksiniz.
Tescillenmiş bir durumdur ki, momentin varlığı Newton
tarafından yıllar öncesinden ispatlandı.
Amerika’yı yeniden yeniden keşfetmeye gerek yok.
Zira konu kadın ve erkekler olsa da kavram geçerliliğini koruyor.
Buna karşın malumunuz kadın erkek konseptinde konuya girmek her
zaman tehlikeli yada kışkırtıcıdır.
Kısacası
iki tarafı keskin bıçaktır ve bıçağın bir yakasına düşmek istemeseniz dahi bir
tarafa itilme olasılığınız yüksektir.
Bölümlere yeni
asistan başlangıçlarının da yakın zamanda yapılacağı gözönüne alınınca bu
konuya dair bir iki lakırtı yapmak gerektiği kanaatindeyim.
Zira kelimeleri doğru seçebilmek ve kendini ifade edebilmek
önemli. Ne de olsa işimiz üzüm gücümüz üzüm :)
Vira bismillah ...
Patoloji malumunuz kadın ağırlıklı çalışanları ile
karakterli tıp alanı. Malumunuz diyorum fakat benim bunu farkedebilmem oldukça geç bir
döneme tekabül ediyor. Anlatacağım hikayeler de zaten tam burada başlıyor ...
Varan 1
Hikayenin başlangıcı ilk olarak TUS tercih dönemine denk
gelir. O dönemde Patoloji tercihi yapmayı düşündüğüm için üniversiteler hakkında detaylı bilgi toplamaya
başlamıştım. Bu araştırmalar sırasında ilgilendiğim yerlerden birisi de Ankara
Üniversitesiydi. Bölümle ilgili bilgiler aldığım sırada öğrendiğim bilgilerden
birisi de asistanların tamamının (sanırım o dönemde 9 kişilerdi )kadın olduğunu
öğrenmiştim.
Öğrendiğim bu bilgi karşısındaki ilk olarak“ hiç erkek
olmaması ne kadar ilginç, denk geldi herhalde” diye düşünmüştüm.
Varan 2
Daha sonra bölüm araştırmalarımda sıra Ege Üniversitesi Patolojiye
geldi. Bölümü yazmayı düşündüğüm ve bilgi almaya gittiğim o dönemde bölümde
sadece tek erkek asistan vardı. Bölüm ziyaretim sırasında orayı tercih edebileceğimi ona
söylediğimde gözlerinde bir parlama yüzünde ise tarifi imkansız bir mutluluk ifadesi vardı.
Ve olaylar devam eder
....
Üniversite tercihimi
Ege’den yana kullandım. Bölüme başladığımda toplam 2 erkek asistandık ve
bizim dışımızda 7 kadın asistan arkadaşımız vardı.
Bölümde çalışanlar ve hocalar ile olan tanışmalarda yapılan erkek
olmama dair vurgular, diğer erkek asistanında ortamda olduğu sırada sohbetlerde
“hadi gözün aydın” takılmaları, gözümde bazı şeyleri şekillendirmeye
başlamıştı.
Bu olayların akabinde ve detayında doğal olarak mevzuya dair
kafamda reseptörler gelişti.
Doğaldır ki bu reseptörlerin affinitesi de zaman ve yaşanan olaylarla daha da arttı.
Bu mevzuya dair özellikle de kafamda iz bırakan bir de sohbet
oldu.
Varan varan üstüne
...
Sohbet personel bir abimizle aramızda geçmişti.
Abimiz sohbete hocam hoşgeldiniz beşgittinizden sonra, “vallahi
erkek asistan sayısı arttı sayenizde” ile bir giriş yaptı. Şaka yollu
takılmalardan sonra ben de “Olur ya neden olmasın bir sonraki sınavda yeni
gelen erkek asistan olur. %50 şans var” diye sohbeti devam ettirmiştim.
Söylediklerim karşısında diyoloğun devamı ise manidardı. “Doktorum
burada bir erkek asistan gitmeye yakın yeni bir erkek asistan gelir ve ardından
yeni gelen kişi de tek erkek olarak asistanlığında devam eder” demişti.
İçimden “yok artık
daha neler” dedim ...
Neyse gel zaman git zaman sıra makroskopi eğitimine geldi.
Malum gözlemleme evresi (balayı dönemi) bitti.
Eğitim almam gerekiyordu. Karar
alınmıştı ve erkek asistan arkadaş bana eğitim verecekti. Eğitimler sırasında
sohbet muhabbet derken makroskopide yaklaşık 15 yıldır bir erkek
asistanın diğer bir erkek asistana eğitim vermediğini öğrenmiştim.
Kafamda tüm bilgiler birer puzzle gibi birleşmeye
başlamıştı.
Puzzle’a dair ..
Evet patolojiyi seçen erkek sayısı çok az. Bir sebeple
tercih etmiyorlar ya da tam tersine kadınlar patolojiyi bir sebeple daha sık tercih
ediyorlar.
Bunun sebebi nedir bilinmez.
Geçen zamanla birlikte sevdiğim arkadaşlarımla keyifli zaman
geçirip birşeyler yapmaktan büyük haz alıyordum lakin birşeyler eksikti. Gel
zaman git zaman bu eksiklik dışında odada dönen sohbet konularına aslında çok
kadar uzak olduğunu fark etmem ve de erkek sohbetine olan özlemim herşeyi
açıklamaya başlamıştı. Artık diyet sohbetleri, alışveriş sohbetleri dışında
kulağım birşeyler duymak istiyordu.
“Eril yakarışım” bir şekilde duyuldu sanırım ki bir süre
sonra makroskopide çalışan teknisyenlerin tamamı erkek oldu. İlk başlarda bu
durum gayet iyi olmakla birlikte bir süre sonra çalışma ortamı bu seferde kahvehane ortamına
döndü. Zaman zaman momentin ucu yine kaçmaya başladı.
Herşey gerçekten iyi güzel hoş lakin malum hayatta herşey
denge üzerine kurulu. Denge bozulduğu anda orada hep bir arıza hep bir sıkıntı
oluşuyor.
Zamanla tariflemeye çalıştığım asimetrik cinsiyet dağılımı
her ne kadar sıkıntıya neden olsa da bir
süre sonra insan içinde yaşadığı duruma
alışıyor.
Neyse yeni asistan gelme dönemi yaklaştı ve yine erkek mi
geliyor bayan mı geliyor sohbetleri dönmeye başladı .
Ben ise en baştaki fikrime geri dönecek olursam, kadın olsun ya da erkek olsun sağlıklı olsun
yeter diyorum.