Her ne
kadar ileri yaşta olmasak da, geçen zamanla birlikte vücudumuzda yavaş yavaş kimi anlamlı, kimi anlamsız şikayetlerimiz başladı. Kimilerimiz bu konularda oldukça tedirgin
olup nerede ise ayağı taşa takılsa hemen doktora gidip kan tahlili yaptırma
(endokrin hormon paneli de dahil) eğiliminde oluyor. Kimilerimiz ise doktor
olmanın verdiği rehavetten midir bilinmez ama tam tersi bir umursamazlık içinde.
Şikayetleri olsa dahi doktor gitmeyi istemez,
ilaç kullanmaktan kaçınır, hatta ve hatta nerede ise doktorun kapısının önünden bile geçmek istemez. Bu konuda kendimi
bir gruba dahil etmem gerekecek olursa kolaylıkla ikinci grubun prototipik bir
insanı olduğumu söyleyebilirim.
Buna dair de anlatılası kısa bir hikayem var.
Malumunuz bu kışın popüler, hit olmuş gribi H3N2 ortalığı yaktı kavurdu ve ben de kendisi ile tanışma fırsatı buldum. Hasta
olduğum dönemde öyle yoğun sırt ağrılarım oldu ki zaman zaman akşam yatağa
yatmakta, uzanmakta zorlandım. Hastalığın geçtiğini düşündüğüm dönemlerde de
zaman zaman boyun ağrılarım kendini
hissettirdi. Bu dönemde içinde bulunduğum grubun karakteristik özelliklerden olsa gerek tabi ki de doktora gitmedim. Geçen zamanla birlikte şikayetlerim
çok umursanmaz düzeyde kalmış olmakla birlikte tam olarak bir türlü geçmedi.
Fakat yakın zamanda okuduğum bir makale bu sorunsalıma tekrar parmak bastı.
Buyrun makaleden cımbızlamalara ...
Kronikleşen boyun, sırt,
bel ağrıları...
Makalede
patologlar ya da mikroskop ile çalışanlar için meslek hastalığı niteliğinde
olan kas iskelet bozukluğundan bahsedilmekte. Bu bozukluk ise yanlış pozisyonda
uzun süreli oturmaya bağlı olarak gelişmekte. Bunun sonucunda da kas iskelet
sisteminde mikroiskemiler, gerilmeler
ortaya çıkmakta ve kişide kronikleşen boyun, sırt ve bel ağrıları görülmekte.
Risk faktörleri ...
Ara vermeden, uzun süreli mikroskop
kullanımının bu ağrıların oluşmasında en önemli risk faktörü olduğu
belirtilmekte. Okülere öne eğilerek bakmak veya mikroskopun bulunduğu seviyenin sandalye ve
masa ile uygun şekilde ayarlanmamış
olması da önemli nedenler arasında. Ayrıca günlük pratik içerisinde mikroskopi
salonlarında yaygın olarak hala kullanılmakta olan ergonomik olmayan 

Çözüm ...
Ağrıların oluşmasını engelleyebilmek için
nötral oturuş pozisyonunun sağlanabilmesi (kastedilen eğilip bükülmeden
oturmak) en önemli çözüm. Bunun yanısıra uzun süreli mikroskopi kullanımına 5
dakikalık molaların verilmesi, klasik sabit açılı eğimli mikroskoplar yerine
periskop tarzında, başın yere paralel şekilde karşıya bakabilmesine olanak
veren mikroskopların kullanılması öneriler arasında bulunmakta. Son olarak ise
her ne kadar mikroskopi salonlarında ya da hastanede uygulaması pek
kolay gözükmese de kas egzersizlerinin yapılabileceği
de belirtilmekte ...
Ez cümle ...
Makalede
paylaşılan önerilerin tamamını uygulayabilmek kolay gözükmemekle birlikte bu
konuda farkındalığa sahip olmak sanırım özellikle
de genç patologlar için kritik bir öneme sahip ...
* Makale : Microscope Use and Musculoskeletal Disorders Am J Clin Pathol 2010;133:543-548
** Egzersiz Önerileri : http://ergonomics.ucla.edu/stretches/exercises/91-posture-strengthening-exercises.html