25 Haziran 2014 Çarşamba

16 Haziran 2014 Pazartesi

mesleki datmin


Mesleki  tatmin yaşamak istiyor muyum?
Bu soruyu bir yerden hatırlıyorum sanki ... Çok tanıdık bir tınısı var. Yanlış hatırlamıyorsam beynimde ilk çınlamalarını intörn iken yapmıştı. İlk o zaman, mesleki tatmin yaşamak istiyor muyum istemiyor muyum diye kendime sormuştum. Benim öncelikli meselem bu mudur yoksa değil midir sorunsalı? Bu sorunsal bağlamında peşisıra mesleki tatmin nedir sorusu da sorulabilir lakin ilk sorunun verdiği heyecan sırasında bunu derinlemesine düşünmek pek mümkün olmuyor. Zira tekrar tekrar düşündükçe akla düşme olasılığı istatistiki olarak anlam kazanarak gündeminize beklemediğiniz bir anda pat diye girebiliyor.
Beynimdeki  ilk çınlamalar sırasındaki algım (o zamanın koşullarında)  mesleki bir tatmin yaşamanın klinik bir branşta yaşanabileceği üzerine kuruluydu. Herşeye karşın aranan mesleki tatmininin Patolojide de bulunabileceği, karşılanmasa dahi bu tatmine ihtiyaç duymadan da yaşamanın mümkün olabileceğiydi.
Günümüzde de malum eski, üzerinden geçilmiş soruları tekrar gündeme getirip tartışmak moda. Ben de geçmişte kendime sorduğum sorularımı yeni gözlüklerimle ve deneyimlerimle kendime tekrar sordum. 

Asıl soru mesleki tatmin nedir?
Meslek hayatında 3 koca yılımı devirdikten sonra (biliyorum bu yazılanlara farklı organları ile gülenler olacaktır ama elimi doldura doldura beylik laflar yazasım var) neredeyim, ne istiyorum ve neler olup bitiyor gibi beşbenzemez sorular uzmanlık sınavının da yaklaşmasıyle beraber  kendini  belli ediyor. Bu aralar bu sorular içerisinde beni en rahatsız edeni ise mesleki tatmin ile ilgili olanlar oluyor. Mesleki tatmin nedir ne menem birşeydir  tam olarak tarifleyebilmek  imkansız. Biraz soyut bir kavram ve içine neyi yakıştırıyorsanız onu koymak mümkün lakin bana öyle geliyor ki sözün  özünde  yatan ise insanın  yaptığı işin bir anlamının ve yansımasının olması.
Patolojinin  kaderinde mi var, yoksa bu kaderi şekilendirmekte biz mi biçilmiş kaftanız bilemiyorum fakat sanırım Patolojide mesleki tatmini yaşayabilmek en azından asistanlık eğitimi sırasında  imkansız. Mevcut iş yükü, sebepsiz ve gereksiz koşturmacalar, saçma bürokratik işlemler ve sayılası yüzbin milyon baloncuk gazoz tadındaki sıkıntılı durumlar insanın yaptığı işi hissetmesini ve bu işten keyif almasını engelliyor. Zira keyif almaya fırsat verilmeyen ortamdan da bir anlamlılık ya da kişisel anlamda pozitif bir hissiyat çıkamıyor. Hoş, bu olumsuz durumlar ortadan kalktığında dahi Patolojide pozitif bir hissiyat yaşayabilmek, işe yarıyorum ben diyebilmek mümkün mü konusu da oldukça tartışmalı. (Hastaya dokunmadan duramama fenomeni)
Kafamda deli sorular !!!!
Kimi zaman sosyal  hayatta  kimilerini kendini tatmin etmekle, ukalalık yapmakla suçlarız ya acaba yanılıyor muyuz? Ben de ukalalık yapmak isteyen, tatmin arayışında olan eleştirdiğim o insanlardan biri miyim acaba ? Düşünmeden çalışan bir kasiyer otomatizasyonunda ya da Charlie Chaplinin sessiz filmlerindeki gibi fabrikada tek tip iş yapan insanlar gibi olmak ve mutlu mesut yaşamak varken niye kafamı tatmin olma konusuna takıyorum. “ Masturbasyon yapma lan” beylik laflarını zaman zaman atan ben acaba eleştirdiğim insanların en azından samimiyeti kadar bile davranamıyorum da bunu kendimden mi saklıyorum.
Bu takıntı, bu tatmin arzusu niye?
Cevap veriyorum hazır olun ....
Cevabım kolay ve hazır ...
Bilmiyorummmm ... ( Tavsiye ediyorum her yerde işe yarar, yeter ki bilmiyorum demeyi bilin!!! )
İnsanın bildikleri bilmediklerine biraz yol gösterirmiş. Benim bildiğim ise insanlar hak ettikleri koşullarda, hak ettkleri şartlarda varlıklarını hissederek çalışmalı, işlerini severek yapabilmeli ve belki de en önemlisi yaptıkları işlere zekalarını da katarak anlamlandırabilmelidirler. Yoksa gerisi zamazingo ...